30 Aralık 2014 Salı

biraz benden# zaman+hayırlısı...


bazen sadece hayırlısı diyebiliyoruz ya ne söylersek boş oluyor ya sadece zaman gerekiyor ya bazen işte öyle bir dönemden geçiyorum.
 dilim ne kadar hayırlısı diyorsa da gönlüm sabredemiyor ne olacaksa olsun bir an önce diyor yanlış diyor biliyorum ama susturamıyorum onu, diyor işte.
zaman gerekiyor bana şu an.
geçen sene bu zamanları hatırladım da şimdi, yine aynı durumlar içerisindeydim ve yine hayırlısı diyordum. atlattım o zamanları ama hala nasıl olduğu konusunda tam bir şey diyemiyorum. iyi veya kötü demek için de zaman gerekiyor. kısa vaade de kötü atlattım o anları ama uzun vaade de yaşayıp göreceğiz.
peki bu kadar gizemin ne olduğunu söyleyecek miyim?
 hayır. 
diyorum ya şu an savaş var içimde durduramadığım. bana gereken, bu anlamsız sözleri yazarak içimi birazcık da olsa yatıştırmak.
bir saat önce şunları diyordum "hemen olsun, zaman, beklemek zor".
 şu an ise gördüğüm bazı şeyler zaman gerektiğini söylüyor. 
ama ama benim en sevmediğim de işte bu bekleme kısmı.
üstelik bir hafta tatilim var. evdeyim. ben bu süre içinde kuracağım da kuracağım. kendimi biliyorum. inşallah geçen hafta aldığım kitapları okur bitiririm en azından kendimle uğraşmam. 
bakalım bu karışık yazının sonucunu size bildiririm. zaman bana neler gösterecek bu sefer. 
dua edin bana, şu süreçten üzülmeden üzmeden çıkayım.

28 Aralık 2014 Pazar

INFINITE Dilemma



çıktığından beri Dilemma dinliyorum desem yeridir. sözler çok anlamlı. tabi o gitar solosu apayrı birşey. bence gayet başarılı olmuş Dilemma.
infinite dinleyenler japonca Dİlemma'yı da çok seveceklerdir eminim :) 

20 Aralık 2014 Cumartesi

high school love on


bir ay önce burada diziden bahsetmiştim ancak dün bitti dizi ve çeviri bugün geldi. hemen yazmak istiyorum nasıl bittiğini. izlemeyen varsa önce ilk yazımı okusun çünkü burada baya son bölümü anlatacağım :D
diziyi önceden anlattığımdan genel yorum ve son bölümün yorumları olacak yazıda.
genel olarak ben sevdim zaten fantastik romantik komedi nerede ben orada. bu dizide de melek insan oluyor. aşk üçgeni ve de azıcık dram vardı.
son bölümde sung yeol'u başka bir kıza aşık etmemeleri benim hoşuma gitti. üstelik seul bi hafızasını kaybedip sung yeolu aşık olduğunda bile "abimin yarisin" tavırları filan çok tatlıydı. 
woo hyun'sa garibim ne üzüldü seul bi onu tanımayınca. 
tabi ki sonu mutlu bitti. seul bi'nin hafızası geri geldi ve woo hyunla birleştiler mutlu mesut yaşadılar :D
şunu da söyleyeyim bu abi kardeş olayı da çok tatlı olmuş. üniversitede herkes bu ikiliye aşık moddaydı.
diğer karakterler için de her şey güllük gülistanlık bitti.
ama şöyle bir şey vardı dizi başlarken haziran 2016 ile başlıyor biterken de güya öyle bitiyor ama bunlar yılbaşı kutlaması filan da yaptılar arada. son bölümü klasik mutlu son yapalım demişler ama ilk bölümle tam uyduramamışlar ayrıca kötü melek de güya insan oluyor ya nasıl iki yılda hala gerçek insana dönüşmüyor. işte son bölümde böyle eksiklikler vardı.
genel olarak ben infinite üyelerininde etkisi ile bayıldım diziye eksik yanlarını yakışıklılar ile kapattım :D

18 Aralık 2014 Perşembe

the greatest marriage

süper bir dizi. senaryo olarak eksiklikler var ama konu olarak tam da kadınları damardan yakalıyor. aşırı feminist duygular içerir baştan söylemesi :D
yalnız bir anne ve 4 çiftin hikayesi anlatılıyor.

asıl konu ise bu iki adamla kızımızın arasında geçiyor. kız güzeli oğlumuz tüm dizi boyunca sinir olacağınız bir tip. hem tip olarak erkeğe benzemiyor hemde her yattığından çocuğu oluyor anlamadım ben bu işi ve de söylemeden edemeyeceğim kız gibi hem saçları hem zayıflığı ıyyyy yani.
diğer adamsa garibim kötü adam rolü ile başladı diziye ama içinden zamanla bir iyilik meleği çıktı. hep kendi çıkarı için yapıyormuş gibi görünüyordu iyilikleri ama diziyi nasıl bağlayacaklar biri iyi olup kızı kurtarmalı demi bu adam baya iyileşiyor :)

hahahahaaa şu haller müthişti. dizinin başlarında Crayon pop oynuyordu kızımızda kaydediyordu şantaj yapmak için :DD

neyse demişti ya her yattığını hamile bırakıyor diye. esas kızımız feminist sonuna kadar boyun eğmedi erkek tarafına ve ççcuğunu kendi doğurmak istedi tabi o arada neler oldu neler. izlerken resmen şunu dedim "getirin bana şu adamı ben döveceğim bunu" sinir bir karakter o kız güzeli.

aradan yıllar geçer çocuk doğar böyle birşey olur :) ağlayınca çok kötü oluyor ama yaaa.

işte erkek tarafı da bunlar. güya eski aile gibi davranmak istiyorlar ama işte çocukta bu kadar baskı ve ilgi ters tepince böyle abukluklar oluyor adamı katil eder böylesi ya tövbe tövbe.
neyse dizi bazı yerlerinde çok zorlama çok aşırı acıtasyon. hikaye güzel ama senaryo bizımle dığılsın :D pek tutmamış sanırım Kore'de de tek bölüm yayınlanıyor haftada. 
izlenebilecek bir dizi yani ben merak ediyorum o kız güzeli sonunda ölsün bir şey olsun da ben rahatlayayım yani :))

3 Aralık 2014 Çarşamba

biraz benden#yemek kimle yenir

bir kaç zamandır pek ısınamadığım kişilerle mecburen yemek yiyoruz. mecburen çünkü toplu halde olması gerekiyor herkes giderken sizde dışarıda kalamıyorsunuz.
bense böyle yemekleri hiç sevmiyorum sanki herkes bana bakıyormuş gibi geliyor utana sıkıla yemek yiyorum veya yiyemiyorum diyelim. çünkü bu duygu içindeyken normalde iki üç tabak yiyebileceğim enfes yemeklerden sadece göstermelik bir tabak yiyorum ki bu tabağı da herkesle birlikte yemeğe dikkat ediyorum erken bitirince de sanki herkes bana bakıyormuş gibi geliyor.
insanlar birbiriyle kaynaşsın diye yemek mi yenir ya. ben bu durumda hiç kimse ile kaynaşmıyorum açıkçası. kimsenin de kaynaştığını düşünmüyorum çünkü orada amaç yemek yemek konuşmak değil ki.
insanlar kaynaşsın diye kahve içilir çay içilir yanında küçük ikramlar olur filan ama yemek bir kaynaştırma aracı olamaz.
yemeği sevdiğin insanlarla yeyince tadı çıkar. arada muhabbet edersin güzel vakit geçirirsin. mesela Bursa'da Mudanya yolu üzerinde KahveBeyaz diye çok şık ve güzel bir restoran var ve de kimse size ye de kalk gözüyle bakmıyor. tamam kabul bu gözle bakmamasının sebebi çok kazık bir yer olduğundan :)
bir de şu var dışarıda yemek yiyeceksen sevdiğin insanlarla, mutlaka size yeseler de gitseler gözüyle bakan güzel restoranlara da gidilmemeli. burda da bir misal vereyim içimde kalmasın tavuk dünyası.çünkü onlar evet güzel yemek yapıyor ama adamın amacı senin saatlerce oturup keyif çıkarman değil amaç "hızlıca ye ve kalk git."
bugün yeni bir diziye başladım da yemek yerlerken aklıma geldi bu konu. diziyi de şuraya iliştireyim :the greatest marriage


biraz benden#öğretmenler odası

bugün öğretmenler odasından bahsedesim var. okuldan geldim yeni ve can sıkıntımı paylaşmak istiyorum sizinle.
genel olarak şunu söyleyeyim öğretmenler odası hiiiiç de eğlenceli bir yer değil. ben ortaokuldayken o öğretmenler odasına girmeye can atan öğrencilerdendim. çok gizli kapaklı işler döner sanırdım büyülü bir yer gelirdi bana. eğer ki şans eseri girebildiysem içeri her yeri incelemeye bayılırdım. şu an yazarken bile gözümde canlandı o anlar :)
ama gelin görün ki şimdi öğretmenim ve öğretmenler odasında sıkıntıdan patlıyorum. ilk yılımda öğretmenler odasında pineklediğimden bahsetmişimdir mutlaka. haftanın 5 günü o oda da oturmuştum ama bu sene daha bir gıcık oldu o oda. 
okulun tüm kadrosu değişti nerdeyse iki üç öğretmen var eskilerden. ve ben yeni gelenlerle konuşacak bir şey bulamıyorum çok sıkılıyorum. üstelik bayan ağırlıklı hatta full bayan olan öğretmenler odamız bu sene bayağı erkek kaynıyor. onlarda kendi aralarında muhabbet ediyor hele ki tek kaldıysam odada ölüyorum zil çalana kadar o süre geçmiyor.
bizim iki senedir 3 öğretmenler odamız vardı herkes ayrı bir yerde olurdu. bu sene genelde herkes asıl öğretmenler odasında oturuyor ve bazen kimse kimse ile konuşmuyor eğer ki konuşuyorsa da kendi arasında konuşuyor. 
bir de şu var nereye oturacaksın. kimisi sandalye yerine koltuğa geçmiş sende geçip onun önündeki sandalyeye oturamıyorsun otursan da bir tuhaf oluyor arkanda adam var bir garip oluyor. 
benim genelde derslerim öğle aralarına denk geliyor, bir gün de nöbetçiyim zaten gidemiyorum odaya yani toplasanız öğretmenler odasında oturduğum ders sayısı 5ü geçmez. o yüzden de kaynaşamadım sanırım hocalarla.
velhasıl bizim öğretmenler odamız çok sıkıcı arkadaş. bu yeni gelenlere de ısınamadım iyice sıkılıyorum ben
inşallah siz iş yerinizde benim gibi sıkılmıyorsunuzdur.

2 Aralık 2014 Salı

biraz benden# kimi biliyorsun ki, kendini mi ?



hayat bazen size hiçbir şeyi bilmediğinizi o kadar iyi gösteriyor ki.
"ben buna kefilim asla yapmaz"
kim bu asla yapmayacak olan peki. şaşırıp kalıyorsunuz işte bazen
yıllarca tanısan bile bilmediğin yanları çıkabiliyor insanın. sen bunu unuttu isen de hayat hatırlatıyor. 
sarsılıyorsun bu hatırlatma ile, kendine geliyorsun.
insanız her şeyi yapabiliriz. sonsuz güven yalnız Allah'a. 
biliyoruz da idrak edemiyoruz işte. Allah da idrak etmemizi sağlıyor zaman zaman.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...