bir kaç zamandır pek ısınamadığım kişilerle mecburen yemek yiyoruz. mecburen çünkü toplu halde olması gerekiyor herkes giderken sizde dışarıda kalamıyorsunuz.
bense böyle yemekleri hiç sevmiyorum sanki herkes bana bakıyormuş gibi geliyor utana sıkıla yemek yiyorum veya yiyemiyorum diyelim. çünkü bu duygu içindeyken normalde iki üç tabak yiyebileceğim enfes yemeklerden sadece göstermelik bir tabak yiyorum ki bu tabağı da herkesle birlikte yemeğe dikkat ediyorum erken bitirince de sanki herkes bana bakıyormuş gibi geliyor.
insanlar birbiriyle kaynaşsın diye yemek mi yenir ya. ben bu durumda hiç kimse ile kaynaşmıyorum açıkçası. kimsenin de kaynaştığını düşünmüyorum çünkü orada amaç yemek yemek konuşmak değil ki.
insanlar kaynaşsın diye kahve içilir çay içilir yanında küçük ikramlar olur filan ama yemek bir kaynaştırma aracı olamaz.
yemeği sevdiğin insanlarla yeyince tadı çıkar. arada muhabbet edersin güzel vakit geçirirsin. mesela Bursa'da Mudanya yolu üzerinde KahveBeyaz diye çok şık ve güzel bir restoran var ve de kimse size ye de kalk gözüyle bakmıyor. tamam kabul bu gözle bakmamasının sebebi çok kazık bir yer olduğundan :)
bir de şu var dışarıda yemek yiyeceksen sevdiğin insanlarla, mutlaka size yeseler de gitseler gözüyle bakan güzel restoranlara da gidilmemeli. burda da bir misal vereyim içimde kalmasın tavuk dünyası.çünkü onlar evet güzel yemek yapıyor ama adamın amacı senin saatlerce oturup keyif çıkarman değil amaç "hızlıca ye ve kalk git."
bugün yeni bir diziye başladım da yemek yerlerken aklıma geldi bu konu. diziyi de şuraya iliştireyim :the greatest marriage
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder