ve gelelim Sırbistan'a. bol resimli olacak bu yazı :)
belgradda tuna ile sava nehrinin kesiştiği yer. o kadar güzel bir manzarası vardı ki hayran kaldım.
nehri gezdikten sonra kayındaki parka gittik ve parkta gezerken ne yakaladım
siz kaç köprü sayabildiniz. ben 8 tane saydım :)
belgrad caddelerinde
binalar insanı istanbulda beyoğlunda hissettiriyor.
şu işçilğe bakın ya.gece görsem korkarım da gündüz pek bir meraklıydım binalara karşı :D
belgradda kimse yolunu kaybedemez
yani şuraya bakınca aklıma sadece İstanbul sokakları geldi
tellere dikkat!!
ne binası olduğunu hatırlamıyorum ama yine de güzel
ara sokaklar kafe doluydu ama yağmur yağdığı için gezerken biz oturamadık.
ve kale. adı kale. bildiğimiz kale :) osmanlıdan kaldığı için adı kale olark kalmış özel bir adı yoktu.
bunlar da savaşlarda kullandıkları tanklarmış
kaledeki saat kulesi
ah şu detaylara bakın.
bunun bir benzeri tophanede de vardı. ama geçenlerde gittiğimde yoktu kaldırmışlar :(
böyle bir geziydi.
biraz da heykel görelim
adam kıyamda ama setr-i avrete pek uyduğu söylenemez :D
ne kadar çok bank var.
biz bir günde gezdiğmiz için sadece ana caddelerini görebildik. hediyelik eşya bakımından diğer balkan ülkelerine göre daha çok seçenek vardı. özel turistler için hediyelik eşya dükkanları açmışlar merkezlere. her şeye rağmen gitmek tekrar gitmek isteyeceğim bir yer çünkü bizden çok farklı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder