29 Ekim 2013 Salı

bir cinayetin psikanalizi/ JED RUBENFELD



bu kitabı okudum nerdeyse bir aydır. sıkıcı bir kitap değil aslında ama al bırak al bırak bir türlü ilerleyemedi. kitabın arka kapağı şöyle:

Bir Cinayetin Psikanalizi, 1909 yılında sıcak bir Ağustos akşamı Sigmund Freud'un, rakibi ve öğrencisi Carl Jung ile birlikte buharlı gemi George Washington'dan inmesiyle başlıyor. Şehrin diğer ucunda, şehri tepeden gören muazzam bir apartman dairesinde, çok güzel bir kadın avizeye asılmış bir şekilde ölü bulunur; cinsel işkenceye maruz kalmış, kırbaçlanmış, kesilmiş ve boğulmuştur. Ertesi gün, ikinci bir güzel kadın - yüksek sosyeteyle alay eden ve donuk, cansız anne-babasını küçümseyen asi bir mirasyedi - katilin elinden kıl payı kurtulur. Ama bir histerik olan Nora Acton, saldırıyla ilgili hiçbir şey hatırlamamaktadır. Amerika'nın ilk psikanalistlerinden biri olan Dr. Stratham Younger, Freud'un rehberliğinde onu tedavi etmeye başlar.

Freud, Jung'un rekabetçi ruhuyla ve kendisini yok etme komplolarıyla uğraşırken, kendisini entrikalar, maskeler ve insan zihninin hileleriyle dolu bir cinayet gizeminin içinde bulan kişi Younger oluyor. 

Akıcı bir dille yazılmış olan ve etkileyici gerçek detaylara dayanan Bir Cinayetin Psikanalizi, yeni bir romancının hayranlık uyandıran yeteneğini gözler önüne sererken, Freud, Carl Jung ve Hamlet hakkında bildiklerinizi gözden geçirmenize neden olacak.

kitap eğer psikoloji okumayı seviyorsanız bayıla bayıla okuyacağınız bir kitap. ama sevmiyorsanız hiç almayın elinize.
kitabın tek eksisi benim için çok fazla ayrıntıya giriyor bazen ve uzun süre elimde kaldığından dolayı bırakasım geldi ara ara. ki geçen sene bıraktım da zaten :)) 
ama Freud işin içinde olunca olmadı tekrar başladım. ben üniversitedeyken onun hakkında birkaç kitap okumuştum o yüzden fikirlerini bilerek başladım okumaya. bu sebepten kitaptaki bazı yerler beni rahatsız etse de ilim aşkına okunur :)
ayrıca gerçekten ne cinayetmiş dedim o arka kapakta yazan herşey doğru. sizi çok güzel ters köşe yapıyor.
yeni kitaplarla görüşmek üzere :))

26 Ekim 2013 Cumartesi

neşeli oyuncaklardan neşeli hediye çekilişi

ilk defa bir çekilişe katılmak istedim. şunlara bakar mısınız :))
 bunların hepsi sadece bir kişinin olacak. neşeli oyuncaklar doğum günü şerefine bir şanslı takipçisine bunları hediye edecek. beni çocukluğuma götürdü hep bu kadar çok ıvır zıvır kırtasiye eşyam olsun istemiştim ama olmadı bir türlü. ne dersiniz benim olur mu ki bunlar :))
kendisinin bloğunu da çok sevdim daha geçen akşam böyle hobi konulu bir sohbet yapmıştık arkadaşlarla.
neyse ben kaçar yazacak çok şeyim var ama vaktim yok :)

24 Ekim 2013 Perşembe

medcezir


izleyenleriniz vardır kesin benim gibi. oyuncular başta bu diziyi izleme nedenim. eğer ileride diziyi uzatmak için olmadık şeylere girerlerse bırakabilirim ama şimdilik çağatay ve serenay için izliyorum :)  
dizi the O.C.(Orange County) adlı bir amerikan dizisinden uyarlama ve dizi tam 4 sezon yayınlanmış 43 dakikalık 92 bölümden oluşmuş dizi. işte bu bile gösteriyor ki ileride izlenmeyecek hale getiriler diziyi bizim senaristler.
ayrıca bu dizinin fanları türk versiyonunu da dört gözle bekliyorlarmış diye okumuştum bir yerde.
dizi fakir oğlan ve zengin kızın aşkı çerçevesinde ilerliyor. ama yan karakterler de çok iyi. özellikle mert benim favorim. dizinin orjinalinin fanları orkun karakterini merakla bekliyorlarmış demekki orjinalde yakışıklı biri mi oynuyordu orkunu bilemeyeceğim. ama ben merti daha çok sevdim. 
Mira karakterinde serenayı pek sevemedim. belkide aklımda serenay adanalıda oynadığı hali ile yer ettiği için olabilir sevmemem. orda çok gülüyordum. bu arada adanalıyı mecburen izliyordum kardeşim sağolsun :PP

ben bu dizi ilk başladığında yabancı bir dizinin uyarlaması olduğunu fotoğraflarından anlamıştım. aynı şey intikam dizisinde de vardı zaten.
şimdi gelelim ben bu yazıyı niye yazıyorum hiç işim gücüm okunacak kitabım yokmuş gibi. youtube kanalım silinince youtube direk popüler videoları gösteriyor sayfada. bunu açtım neymiş bir bakayım diye ve ben bi peltek sever olarak( biraz değişik oldu farkındayım) şarkı söylemelerine bayıldım. bu peltekten kastımı anlarsınız dinleyince. ses bi duru akmıyor böylelerinde ama ben seviyorum. ki emre aydın'da da var bu dediğim olay. arada fark ediliyor.
 ha bir de medcezir diye başlık atınca levent yükseli anmadan yazımı bitirmeyeyim. 
bu şarkının güzel bir hikayesi vardır bende. iyi dinlemeler. 


22 Ekim 2013 Salı

me too flower/ben de çiçeğim-2011

işte 10 günlük tatilimden geriye kalan dizi :)) romantik komedi eğlenceli bir dizi kendileri. 
burası konu olarak eğlenceli ama çekim olarak berbat bir sahneydi. dizinin ilk sahneleri. ilk birkaç bölümdeki hataları gözünüzü kapatarak izlerseniz daha sonra komik yerler sizi bekliyor olacak. 
işte bunun gibi :) böyle üniformalı olmasına bakmayın kendisi aslında çanta tasarımcısı yaa. dizi bu adam ve onun etrafındaki üç kadını anlatıyor. bu sefer aşk üçgeninde başrolde erkek var. bu adam dedi de aslında biz bu adamı tanıyoruz yani ben biraz biliyorum çoook komik biri. flower boy the next door da oynayan kişi. burada da aynı komiklik devam ediyor ama arada çok pis hüzünlü oldu hee.
ama şu var ki bir üniforma bu kadar mı yakışmaz. güya Kore güzellik delisi. polislerin suçu ne peki. kıza da çok güldüm izlerken ama dizinin sonlarına doğru çocuğa iyice aşık olunca tipik bir kadına döndü ağladı zırladı üzüldü. bende onun haline üzüldüm.
ayyy şuraya bakıııııın resmen içim gitti izlerken.
hele şurası. çocuğun surat benden güzel olmasında baya bir güzel yaa. bebek gibi.
neyse kısaca ben diziyi sevdim. tatili böyle bir dizi ile bitirmek işlerimi aksattı ama memnunum. çünkü bir daha ki tatile kadar tek izleyeceğim dizi the heirs onu da izlememeye çalışacağım ama pek sanmıyorum :)




15 Ekim 2013 Salı

korku nedir?

4 ay önce ben korku nedir anladım. kızlar korkudan çığlık atar ya onu da anladım gerçekten korkudan çığlık atılıyormuş. öleceğimi sandım resmen. 
arkadaşım o gün benim korkumu videoya aldı. aslında onun amacı bu değildi ama ardından videoyu izlediğimizde benim korkum neymiş ortaya çıktı. işte o videoyu bugün bir vesile ile bana yolladı. aynı duyguları tekrar yaşadım. orda çalan müzik bile bana aynı duyguları yaşatmaya yetiyor.
işte karşınızda benim korkum!!!!

14 Ekim 2013 Pazartesi

sevdiğim programlar : beyaz show

biliyorum beyaz showu sevmeyen parmakla gösterilir. bende tam bir beyaz show izleyicisiyim ve her izlediğimde de gülmekten yarılırım. bakın yarılırım diyorum. şimdi cuma günkü bölümünü izliyorum kulaklıkla. babamda tvde başka bir şey izliyor. sessizce gülüyorum sanıyorum hatta sesim çıkmasın diye ağzımı bile kapatmıştım ama ben ve beyaz show yani ne kadar sessiz olabilirsem o kadar sessizim. babam döndü sen ne yapıyorsun dedi. şimdi adamın tvde izlediği program ile hiç alakası yok ne diyebilirim ki ona :)) sadece komik birşey izliyorum diye geçiştirdim.
ben eğlenceli şeyleri severim aslında. star tv'de de 3 adam programını izliyorum denk geldikçe. onlarınki beyazla tabi ki yarışamaz ama eğlenceli yine de.
eğer izlemeyen varsa ve gülmek istiyorsanız buyrun buraya.

yapma bunu yapma bunu: the heirs

ne güzel bir buçuk aydır dizi-film izlemeyi bırakmıştım ama şuna bakın tatil girdi bari azıcık izleyeyim dedim ama en olmayacak şeyi izledim. lee min ho ve par shin hye'nin merakla beklenen hatta google'ye "the h" yazar yazmaz resimleri çıkan işte o dizinin ilk iki bölümü çevrildi. ve ve ve bende izledim. izlemez olaydım şimdi nasıl bekleyeceğim ben diğer bölümleri. yandım yani yandım.
dizi zengin kız fakir oğlan dizilerine benziyor. ama işte oyuncular böyle olunca her türlü izlenir. ilk iki bölüm kaliforniyada geçti. 3 de kesin orada geçer. lee min ho'nun sörf yaptığı yerler havalıydı. ama ingilizcesi için aynı şeyi söyleyemeceğim :)) park shin hye ise zaten bitiyorum tüm dizi filmlerini izledim yazın. ama ikinci bölümün sonunda çöp karıştırması olmadı beee.
park shin hye'nin annesi dilsizdi baya acıklı sahneler olacak anne kız arasında ki ilk bölümlerden de gösterdiler. ablaya hiç girmiyorum bile.
şimdi ben size ne desem olmayacak. bu yazıyı yazdıktan sonra izlemeyin desem olmaz izleyin desem benim duruma düşersiniz kesin nasıl bekleyeceğiz yaaa.
ha ayrıca ilk iki bölümde benim dikkatimi çeken şu oldu park shin hye heartstrings dizisinde eteklerle daha güzeldi. kot kızın kısa boyunu daha çok ortaya koymuş. ama genç kız imajına da uymuş o da var. öyle işte kıyafetini diziye yakıştırdım ama etek bu kıza daha güzel oluyor.
size dizinin fotoğrafları yerine fragmanlarını izleteyim. hem ilk iki bölümden sonra neler olacak onu da görmüş oluruz. dizi çok eğlenceli olacak. hepsi aynı lisede, hepsi birbiri ile bağlantılı, aşk üçgeni-beşgeni filan güzel güzel.
varan 1


varan 2


varan 3


varan 4


veee 5 :)))
işte dizide neler oldu ve olacak sizlerle. 

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...